Elazığ’ın Ağın ilçesinde her aşaması özenli ve zahmetli olan leblebinin yapımında yöreye has nohut, kum ve meşe külü kullanılıyor.
Elazığ’ın Ağın ilçesinde evlerde el emeği ile yapılan ve ilçenin adıyla anılan Ağın leblebisinin lezzeti damaklarda kalıyor.
Her aşaması özenli ve zahmetli olan leblebinin yapımında kullanılan yöreye has nohut, kum ve meşe külü ateşin üzerinde lezzet üçgeni oluşturuyor.
Yüzyıllardır ilçe halkının vazgeçilmez ikramı olan leblebinin yapımı sabahın ilk ışıklarıyla başlıyor.
İlçedeki leblebi üreticilerinden biri de 70 yaşındaki Sıtkı İkinci. 40 yıldır leblebicilik yapan ve günün aydınlanmasıyla 3 oğlunu da yanına alarak ilçeye 15 kilometre uzaktaki Bademli köyüne giden Sıtkı İkinci, burada yöreye has nohut, kum ve meşe külü ile leblebi üretiyor.
Sıtkı İkinci yaptığı açıklamada, köyde bulunan ocaktan çıkartılan ve leblebiye gevreklik katan kumun köye has ve ince nohuda bulaşmadığını söyledi.
Kumu getirdikten sonra nohut eleme safhasına geçildiğini ifade eden İkinci, yöreye özgü olan tüylü nohutların 9 numara elekten geçirildikten sonra içerisindeki yabancı nohutların, toprak ve taşların ayıklandığını belirtti.
Diğer bir aşamada ise meşe külünün su ile karıştırıldığını aktaran İkinci, şöyle devam etti:
“Meşe külü ile karıştırılan su durulmaya bırakılır. Üzerine çıkan berrak su ölçü üzerine kaynatmaya alınır. Bu arada getirdiğimiz kum, altında yanan ve 200 derece sıcaklığa varan ateşte kavrulmaya başlar. Ayıklanan nohut, tuzu ile küllü suyun içerisinde haşlamaya bırakılır. Yarım haşlanan nohutlar kızarmış kumun içerisine dökülür. Orada da nar gibi kızarana kadar beklenir.”
Kızaran nohutların tekrardan elekten geçirildiğini söyleyen İkinci, kabuklarından ayrılan nohutların Ağın leblebisine dönüştüğünü ifade etti.
Kullanılan malzemelerin özel olması kadar yapım aşamalarının da özenli olduğunu kaydeden İkinci, Ağın leblebisini herkesin yapamayacağını belirtti.
İkinci, “Ateşin demini, malzemenin kıvamını bilmek lazım. Nohudu fazla haşlarsanız gevrek olmaz. Kızgın kum üzerinde fazla bekletirseniz de kurur, bir şeye yaramaz. Ama ayarında yaparsanız, nem almadığı müddetçe 12 ay kalsa da gevrekliğini ve lezzetini kaybetmez.” diye konuştu.
Geçmiş yıllarda Ağın leblebisinin sadece sonbahar aylarında yapıldığını kaydeden İkinci, sözlerini şöyle tamamladı:
“Atalarımız bu leblebiyi evlerin bir köşesinde yapmaktaydı. Kimse Ağın’ın leblebisini bu şekilde bilmezdi. Yapanlar evleri için, dost ve ahbaplarına dağıtmak üzere yaparlardı. Şimdi yaygınlaştı, bu durumda hemen hemen senenin her ayı leblebi yapıyoruz. Ağın denildiğinde akla önce leblebi geliyor. Günümüzde Ağın leblebisi Türkiye’nin her yerinde biliniyor.”