HARPUT KÜRSÜBAŞI

Kürsübaşı Geleneği eski Harput evlerinde kış mevsiminde kullanılan adeta soba görevi yapan özel olarak düzenlenmiş kürsü etrafında ısınmak, sohbet etmek, eğlenmek amacıyla bir araya gelinmesiyle başlamıştır. Kürsünün kendisinden ziyade Kürsübaşı diye bilinen ve bu isimle alınan toplantılarda efsaneler, masallar, bilmeceler söylenir; latifeler, şakalar yapılır, çeşitli oyunlar oynanırdı.

Işte böylesine ortamlarda Kürsübaşlarında ve odalarda yaygın bir eğitim yapılır, insanlar bilgi sahibi olurlardı. Harput insanının kadirşinaslığını bilge kişiliğini ve musikisindeki şahsına münhasırlığını buralarda aramak gerekir.

Elazığ-Kürsübaşı geleneği UNESCO Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi gereği 2010 yılında UNESCO DÜNYA KÜLTÜR MİRASI temsili listesine kabul edilmiştir.

Harput’ta icra edilen eserlerin saz ve söz bölümleri birbirini tamamlayan iki önemli unsurdur. Harput’ta mutlak bir şey vardır o da sesin sazdan daha üstün yer almasıdır. Melodilerin tempoları sazla değil sesle tutturulur. .

Harput’ta davul, gırnata (Klarnet), zurna, çığırtma, kaval, kemene (keman), kanun, saz (bağlama), tef gibi çalgılar kullanılmıştır. Bu sazlardan gırnata (klarnet) sonradan çığırtma ve zurnanın yerini almıştır. Kaval ve saz (bağlama) geleneksel müzik icralarında pek kullanılmamıştır. Bunların yanı sıra cümbüş de son dönemlerde kullanılmaya başlanmıştır.

Büyük bir beğeni ve zevkle söylenen Harput türküleri ve uzun havalarını eskiden kış mevsimi boyunca kürsü başlarında, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde bahçelerde, kayabaşlarında hemen herkesin ağzında elezberler, hoyratlar, mayaları duymak mümkündü. Elazığ-Harput müziğine Harput peşrevi (paşa göçü) ile başlanır. Buna uygun olan türkü ve uzun havalarla devam edilir. Elazığ-Harput havalarını hakkıyla icra edebilmek için Harput ağzına ve yöre hançeresine hakim olmak gerekmektedir. Elazığ’da çok büyük okuyucular yetişmiş yeni kuşak da bu ustaların izinden yürümeyi başarmışlardır. Tespit edilebilen 200 civarında mahalli türkü ve uzun havaya sahip olan Elazığ-Harput müziğine ait eserlerin esasen çok daha fazla olduğu bilinmektedir. Hemen her köyde her meşkte hiç duyulmamış bir esere rastlamak mümkündür. Bugün bütün Türkiye’de sevilerek okunan Elazığ’a ait türkülerden bazıları şunlardır: Yemen Türküsü, Köğenk, Mamoş, Mezire’den Çıktım, Saray Yolu, Al Almayı, Yoğurt Koydum Dolaba, Sinemde Bir Tutuşmuş, Dağlar Dağımdır, Bir Şuh-i Sitemkar, Yüksek Minare, Necibem, Evleri Uçta Yarim, Elazığ Uzun Çarşı,….